Özel okul ve kolejlerin mezuniyet törenlerinde ayrıcalıklı ödül uygulamasını eğitimciler ve psikologlar masaya yatırdı

Mustafa Ali AYKOL

2023-2024 eğitim-öğretim sezonu bugün karnelerin dağıtılması ile sona eriyor.

Sezonun son haftası, her yıl olduğu gibi ortaokul ve liselerde mezuniyet törenlerine ev sahipliği yaptı.

Liselere Geçiş Sınavı’nı (LGS) ve üniversite sınavını (YKS) geride bırakan öğrenciler okullarındaki mezuniyet kutlamalarında hem bütün senenin hem de eğitim süreçlerinin yorgunluğunu attı.

Fakat bu sene bazı özel okulların mezuniyet töreninde başlattığı yeni bir uygulama veliler ve öğrenciler arasında tartışma konusu oldu.

Bazı özel okullarda mezuniyet töreninde bir grup öğrenci çeşitli sosyal ve kültürel alanlardaki başarıları sebebiyle okul yönetimleri tarafından ödüllendirildi.

Rekabete ve yarışa dayanan eğitim sisteminden çıkan öğrencilerin bir tür motivasyon töreni olarak gördüğü mezuniyet kutlamalarında bazı öğrencilerin ödüllendirilip alkışlanırken diğerlerinin ise ödülsüz kalması tartışma yarattı.

Bu uygulama; ödül verilen bazı öğrencilerin başarılı, ödül verilmeyen diğer öğrencilerin ise başarısız gibi gösterilmesinin çocuklarda uzun vadede duygusal travmalara yol açabileceği gündeme geldi.

Psikologlar Işıl Bektaş, Büşra Kiriş ve Rukiye Karaköse ile eğitim uzmanı Öztuna Norman, bazı özel okulların uyguladığı bu yeni mezuniyet sistemini Patronlar Dünyası’na değerlendirdi.

“MEZUNİYETİN ÇOK UZUN SÜRELİ DUYGUSAL ETKİLERİ OLUR”

Psikolog Işıl Bektaş:

“Mezuniyetler, insan hayatında en çok iz bırakan ritüellerden sayılır. En sevdiklerimizin alkışları şahitliğinde gerçekleşmesi uzun süreli duygusal etkileri olup okul tarafından düzenlenmesi aynı zamanda resmilik içerir.

Mezun olan öğrenciler ve onların aileleri ortak kurum kültürünü paylaştıklarını ve büyük bir ailenin parçası olduklarını hisseder. Okul idarecileri ve eğitimciler bilgi ve becerilerini paylaştıkları mezunlarının yuvadan uçuşları ile veda edip yeni başarılar için güzel temennilerde bulunurlar. Bu bağlamda mezuniyet törenleri sadece akademik başarının kutlanması değil, o güne kadar yaşanan hayat başarısının da kutlamasıdır.

Bu törenlerde çocuklara gösterilecek yanlış tavırlar çocuğun ilerleyen yıllarda bile çeşitli sorunlar yaşamasına yol açabilir. Okul idarecileri, öğretmenler ve anne-babaların kaçınması gereken temel hata çocuklara stres yüklemektir. Törenlerde birileri ödüllendirilirken, diğerleri kötü hissettirilmemelidir. Her çocuğun ayrı bir karaktere ve ayrı hassasiyetlere sahip olduğu unutulmamalıdır.

Okul hayatlarında ayrımcılığın yükü öğrenciler tarafından daima kötü hissettirdiği ve hayatlarını önemli ölçüde etkilediği kanaatindeyim.

Buna okullarda akran zorbalığı, öğretmenler tarafından uygulanan mobbing, yarış psikolojisinin eğitimci ve ebeveynler tarafından abartılması, eğitimde hatalı ödül-ceza uygulamaları, eğitimde eşitsizlik, torpil ve para karşılığı ödül verme de dahildir.

Ülkemizde eğitim sisteminin fırsat eşitliği sağlamadığı, özel okulların yaygınlaşmasının imkân eşitliği açısından olumsuz bir durum olduğu ve ailelerin sosyoekonomik durumundan kaynaklanan fırsat ve imkân eşitsizliğini gideremediği aşikâr. Eşitsizliğin her türlüsü insan psikolojisi üzerindeki etkileri oldukça büyüktür. Eşitsizliğin psikolojik etkileri, çocuk ve gençleri daha güvensiz, daha zayıf, daha depresif hale getirebilmesidir.

BU TÜR BİR ÖDÜLLENDİRME ÇOCUKLARI TEŞVİK Mİ EDER, YOKSA TERSİ Mİ?

Yarışma, insan hayatının her evresinde vardır. İnsanların başkalarından ileride olma duygusu onları doğal olarak başkalarıyla yarışmaya yöneltir. Dolayısıyla yarışma doğal bir güdü olarak düşünülebilir. Bu anlamda, eğitim ve yarışma çok yakından ilişkili iki kavramdır. Çocuklar, akran gruplarıyla ilişkilerinde yarışmayı kendiliğinden öğrenirler. Yarışma ortamlarının kaygı verici ve sıkıntı dolu bir yaşantıyı kapsadığı da bir gerçektir. Yine de en iyi yarışma biçimi, bireyin kendi kendiyle yarışmasıdır.

Başarılı çocuklar yetiştirmek için bilinçli ödüllendirme faydalı olabilir. Zamanında, yeterince ve performansla orantılı ödüllendirmek, çocuğun istenilen davranışı tekrar etmesi için motivasyon sağlayabilir. Yeterince ödüllendirmek, ödüllendirmede ‘abartıya kaçmamayı’ ya da ödülü yetersiz miktarda sunmamayı ifade etmektedir.

Ancak çocuğun başarısızlığına verilecek tepki de önemlidir. Aile ve okul başarısızlık karşısında olumsuz yaklaşım sergilerse çocuk başarılı deneme yapmak için iç motivasyon geliştiremeyebilir. Başarılar ödüllendirilirken başarısızlıklara sessiz kalınması çocuğun negatif duygular geliştirmesine neden olabilir.

Özetle, başarılar elbette ödüllendirilebilir ancak bu ödüller torpil ve para karşılığında veya abartı şeklinde olmamalıdır. Eğitim genel anlamda, istendik davranış değişikliği oluşturma süreci olarak tanımlanırken eğitimde şike, kopya, torpil tartışılması ve çözülmesi gereken önemli sorunlardır.

“MARİFET İLTİFATA TABİDİR AMA BUNUN DA ÇEŞİTLİ YOLLARI VAR”

Psikolog Rukiye Karaköse:

“Marifet iltifata tabidir. Eğer kayda değer başarılar sergilerse bir insan bir alanda, takdir görmek ister. Burada diğer çocukların da durumunu gözeterek, onları rencide etmeden, herhangi bir konudaki performansıyla öne çıkan kişileri takdir etmek gerekir.

Ama bunun çeşitli yolları var. Hocalar güzel bir söz söyleyebilir örneğin. Bunu mutlaka bir ödül takdimi ile yapmak gerekmez. Bunu öğrencilerin psikolojik durumuna, yaşına vs. göre her okul yapılandırabilir. Hele de bu ödül için ebeveynlerden para alınması doğrusu ‘şık’ değil…”

“ÇEŞİTLİ ÖDÜLLER VERİLEBİLİR AMA TORPİL VE PARA İŞİN İÇİNE GİRMEMELİ”

Eğitim uzmanı Öztuna Norman:

“Okullarda akademik başarı kaynaklı her sene mezuniyet törenlerinde okul birincileri, ikincileri ve üçüncüleri ödüllendiriliyor. Bu, yazılılardan aldığı puanlardan yola çıkarak hesaplanıyor. Milli Eğitim Bakanlığı da okul birincilerine ekstra bazı imkanlar, bazı ek puanlar tanıyor. Dolayısıyla yarışı başlatan kurum Milli Eğitim Bakanlığı gibi gözüküyor. Keşke bu hiç olmasa, okul birincisine haklar tanınmasa.

Diğer taraftan öğrencilere ‘Okulun en nazik öğrencisi’, ‘En temiz öğrencisi’ gibi ödüller verilebilir. Bu öğrencileri ahlaki anlamda da, kişisel gelişim anlamında da doğru bir yarış olabilir. Bu tür ödüller verilebilir. Ama işin içine torpil, para karşılığı ödül gibi şeyler girdi mi durum değişir. Onun savunulacak hiçbir noktası olamaz elbette. Sadece eğitimde değil, her alanda…”

“ÖDÜLLENDİRME VE YARIŞ SİSTEMLERİ BAZI ÖĞRENCİLERDE OLUMSUZ ETKİLER YARATABİLİR”

Psikolog Büşra Kiriş:

“Ödüllendirme ve yarışma sistemleri, öğrenciler arasında rekabeti artırabilir ve bazı öğrencilerde motivasyonu artırabilirken, diğer yandan da olumsuz etkiler yaratabilir. Özellikle sürekli olarak ödüllerin veya başarıların sadece belirli ölçütler doğrultusunda değerlendirilmesi, öğrenciler arasında haksız rekabetin ve motivasyon kaybının oluşmasına neden olabilir.

Bazı öğrencilerin sürekli olarak öne çıkartılması ve diğerlerinin geri planda kalması, düşük öz saygıya, motivasyon kaybına ve hatta depresyon, anksiyete, sosyal izolasyon gibi bazı ruhsal sorunlara zemin hazırlayabilir. Bu durum, öğrencilerin kendi değerlerini sorgulamalarına ve kendilerini yetersiz hissetmelerine yol açabilir. Ayrıca, bu tür bir yarışma atmosferi, işbirliği, empati ve dayanışma gibi önemli sosyal becerilerin gelişimini de engelleyebilir.

Eğitim sisteminin, öğrenciler arasında sağlıklı rekabeti teşvik eden ancak aynı zamanda işbirliği ve empatiyi de ön plana çıkaran bir yapıya sahip olması önemlidir. Özellikle öğrencilerin farklı yeteneklerini ve ilgi alanlarını değerlendirecek, her öğrencinin potansiyeline saygı gösterecek ve başarıyı sadece belirli ölçütlerle sınırlamayacak bir sistem, daha sağlıklı bir öğrenme ortamı sağlayabilir. Bu, öğrencilerin kendilerini daha güvende hissetmelerini, başkalarıyla daha iyi ilişkiler kurmalarını ve topluma daha olumlu katkılar sağlamalarını destekleyebilir.”

patronlardunyasi.com